• Emekli Maaşı Üzerine Konulan Blokenin Kaldırılması • Hakkın Kötüye Kullanılması • İyi Niyet • Kesintilerin İadesi • Tüketici Kredisi Borcu

T.C.
YARGITAY
Üçüncü Hukuk Dairesi

E: 2023/1083
K: 2023/2912
T: 25.10.2023

Özet: Davacının bankadan kullanmış olduğu kredinin taksitlerinin maaşından ödenmesini ihtirazı kayıtsız kabul edip daha sonra dava açarak blokenin kaldırılmasını istemesi hakkın kötüye kullanılması olup iyi niyet kuralları ile bağdaşmayacağından davacının tüketici kredisi borcu nedeniyle davalı banka tarafından emekli maaşına konulan blokenin kaldırılması ve yapılan kesintilerin iadesi istemiyle açılan davanın reddi isabetlidir.

(4721 s. TMK m. 2, 3) (6502 s. TKHK m. 5)

TÜRK MİLLETİ ADINA YARGITAY İLÂMI

Taraflar arasındaki tüketici kredisi borcu nedeniyle emekli maaşı üzerine konulan blokenin kaldırılması ve kesintilerin iadesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin davalı bankadan kullandığı tüketici kredisi borçları nedeniyle yine davalı bankada bulunan emekli maaşının tamamına 2019 yılı Şubat ayı itibarıyla bloke konularak kesinti yapılmaya başlandığını, ancak müvekkilinin açık muvafakati olmadan emekli maaşının tamamına bloke konulup kesinti yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, İcra ve İflas Kanunu’nun 83 üncü maddesi gereğince maaşların kısmen haczinin mümkün olup, haczedilecek kısmın maaşın 1/4’ünden fazla olamayacağını ileri sürerek, davalı bankaca emekli maaşına konulan blokenin kaldırılmasını, bugüne kadar kesilen 14.815,08 TL’nin kesinti tarihlerinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalı bankadan tahsilini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; taraflar arasında imzalanan 26.3.2019 tarihli tüketici kredisi sözleşmesi ve eki taahhütname kapsamında maaş rehni teminatı alınarak davacıya aynı gün tüketici kredisi kullandırıldığını, sözleşmenin 13 üncü maddesine göre davacının her türlü hak ve alacakları üzerinde bankanın rehin, takas-mahsup ve hapis hakkının bulunduğunu, söz konusu kredinin tahsis koşulunun kredi taksitlerinin davacının emekli maaşından tahsili olduğunu, davacının kredi borcu taksitlerinin emekli maaşından tahsil edilmesine muvafakat ettiğini, ayrıca imzalamış olduğu otomatik virman talimatı ile kredi taksitlerinin şube nezdinde bulunan hesabından tahsili hususunda talimat verdiğini, yapılan işlemlerin sözleşmeye ve hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

  1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davaya konu tüketici kredisi sözleşmesinin ve takas mahsup talimatının standart olup içeriğinin, davacının haklarını iyi niyet kurallarına aykırı olarak zedelediği, davacı aleyhine dengesizlik yarattığı, sözleşme ve talimat içeriğinin müzakere edildiği hususunun davalı banka tarafından ispat edilemediğinden, sözleşmenin “Bankanın Rehin, Hapis ve Mahsup Hakkı” başlıklı 13 üncü maddesinde yer alan düzenleme ile Bireysel Kredi Sözleşmesine ek taahhütname metninde yer alan belirtmelerin 6502 sayılı TKHK’nın 5 inci maddesi uyarınca haksız şart olduğu;
  2. Davacı tüketicinin maaşına bloke konularak borcu için takas ve mahsup yapılamayacağı, 5510 sayılı Kanun’un 93 üncü maddesi uyarınca maaşın haczedilemeyeceği, İİK’nın 83 üncü maddesinde hacze muvafakatin düzenlendiği, davaya konu blokenin de taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca yapıldığı gerekçe gösterilerek, davanın kısmen kabulü ile davacıya ait davalı banka şubesinde bulunan emeklilik maaşı hesabındaki blokenin 1/4 oranı üzerinden devamına, fazla ödenen 9.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

  1. Davacı vekili; hükme esas alınan bilirkişi raporunda 2019 yılı Şubat ayında yapılan haksız kesintiler göz ardı edilerek Mart ayı itibarıyla hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, ayrıca haksız kesinti toplamı 9.237,35 TL olarak hesaplanmışken mahkemenin 9.000,00 TL üzerinden hüküm kurmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin emekli maaşı üzerine konulan blokenin tamamen kaldırılması gerektiğini ileri sürmüştür.
  2. Davalı vekili; cevap dilekçesinde bildirdiği sebeplere ek olarak davacının kredi taksitlerinin maaşından ödenmesini ihtirazı kayıtsız kabul edip daha sonra dava açarak kesinti bedelini geri istemesinin TMK’nın 2 nci maddesi uyarınca hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, haklı bir sebep olmadan sözleşmeyi tek taraflı feshedemeyeceğini, ifası yapılmış bedellerin iadesini isteyemeyeceğini, aksi halde kredi isteyen kişinin mali durumu ve maaş gelirine göre borcunu ödeyebileceği güvencesiyle kredi veren bankanın alacağını tahsil edememesi sonucunun ortaya çıkacağını ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının sözleşme ile kabul edip, sözleşmenin eki niteliğindeki bireysel kredi virman talimatı ile de teyit etmesi üzerine emekli maaşına bloke konularak kesintiler yapıldığı, sözleşmenin bu hususa ilişkin hükümlerinin haksız şart kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, kaldı ki davacının kullandığı krediden dolayı uzunca bir süre itiraz etmeksizin ödemelerde bulunduğu, öte yandan davacının kullandığı kredilere karşılık davalı bankaya başkaca herhangi bir teminat da göstermemiş olmayıp, bu hususun davalı bankanın alacağını tahsil edememe riskini doğuracağı, bu hususun ise davalı banka açısından kabul edilebilir bir durum olmadığı gibi TMK’nın 2 nci maddesinde düzenlenen dürüstlük kurallarına da aykırı olduğu, bu nedenlerle İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçe gösterilerek, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine; davalı banka vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.

    V. TEMYİZ

    A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

    B. Temyiz Sebepleri

    Davacı vekili; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ederek, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinin yerinde olup müvekkilinin açık muvafakati olmadan emekli maaşının tamamına bloke konularak kesinti yapılmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, emekli maaşı üzerine konulan blokenin tamamen kaldırılması ve yapılan kesintilerin tümüyle iadesine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

    C. Gerekçe

    1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

    Uyuşmazlık, davacının tüketici kredisi borcu nedeniyle davalı banka tarafından emekli maaşına konulan blokenin kaldırılması ve yapılan kesintilerin iade edilmesi istemine ilişkindir.

    2. İlgili Hukuk

    6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 5 inci maddesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2 inci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

    3. Değerlendirme

    1. Davacı tarafından imzalanan ek taahhütnamelerde kredilere ilişkin ödemelerinin emekli maaşı hesabından virman-takas-mahsup yapılarak tahsil edilmesine muvafakat edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davacı sözleşmeden dönmediğine göre borcu ne şekilde ödeyeceğini açıklamamıştır. Banka da bu taahhüde inanarak başka teminat istemeden davacıya kredileri kullandırmıştır.
    2. Öte yandan davalı banka, kesintileri kredi sözleşmelerine istinaden yapmıştır. İcra müdürü tarafından yapılmış bir haciz de bulunmamaktadır. Bu durumda, borcun ödenmemesi üzerine bankanın, davacının maaşına bloke konulacağına dair hükmüne dayanarak kesinti ve tahsilat yapmasında hukuka aykırılık bulunmadığının kabulü gerekir.
    3. Hemen belirtilmelidir ki davacının bankadan aldığı kredilerin borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödememesi halinde sözleşmeler gereğince kullandırılan kredinin teminatı olarak maaşından kesinti yapılmasını kabul etmesi ve diğer teminat öngören hükümlerin sözleşmelere konulmasına rıza göstermesinin haksız şart olarak kabulü de mümkün değildir. Zira davacı yürürlükteki bu yasaları bilerek sözleşmelerin her sayfasını ayrı ayrı imzalamış olup, serbest iradesi ile sözleşme şartlarına uygun olarak kredi borcu taksitlerinin emekli maaşından kesilmesi için talimat verdiğine göre artık sözleşmenin söz konusu hükmünün müzakere edilerek kararlaştırılmadığı söylenemez.
    4. Ayrıca bankanın yaptığı işlemin sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerin dürüstlük kuralına aykırı düşecek şekilde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olduğu kabul edilemez. Davacının bankadan kullandığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödemesi zorunludur. Davacının taksitlerin maaşından ödenmesini ihtirazı kayıtsız kabul edip daha sonra dava açarak blokenin kaldırılmasını istemesi hakkın kötüye kullanılması olup iyi niyet kurallarıyla bağdaşmaz (TMK m.2). Tüketici haklı bir sebep olmadan sözleşmeyi tek taraflı feshedemez, ifası yapılmış bedellerin iadesini isteyemez, bu şekilde edimin tek taraflı geri istenmesi de hukuken himaye göremez. Aksi halde, kredi isteyen kişinin mali durumu ve maaş gelirine göre borcunun ödenebileceği güvencesiyle kredi veren bankanın alacağının imkânsızlaşması, kötü niyetli bir kredi borçlusunun borcunu hiç ödememesi gibi bir sonuç doğacaktır.
    5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın ONANMASINA gerekmiştir.

      VI. KARAR

      Açıklanan sebeplerle;

      Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

      25.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

     

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir