*Araç Mülkiyetinin Tespiti ve Tescil *Geçersiz Satış  *Hile *İyi Niyet *Zilyetlik 

T.C.
YARGITAY
Üçüncü Hukuk Dairesi 

E: 2023/2274
K: 2023/2880
T: 24.10.2023 

Özet: Araç mülkiyetinin tespiti ve tescili istemine ilişkin davada ilk satış sözleşmesinin satıcısı davacının iradesi hile ile sakatlanmış olduğundan geçersiz olduğu ve bu satışta alıcı olan kişinin emin sıfatıyla zilyet olduğundan bahsedilemeyeceğinden, araç sicili yönünden kanun koyucunun öngördüğü bir sicildeki kayda güven korunması bulunmadığından, geçersiz ilk satıştan sonraki devirlerin de davalıya hak bahşetmeyeceği gibi, davalının aracı oto galeriden satın aldığını ispatlayamaması karşısında TMK’nin 982/2. maddesi de uygulanamayacağından, davalının iyi niyetli olup olmadığının hukuken değer taşımadığı dikkate alınmalıdır.

(4721 s. TMK m. 988, 989)
(6098 s. TBK m. 36)

Taraflar arasındaki araç mülkiyetinin tespiti ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince önceki kararda direnilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.12.2022 tarihli ve 2021/538 Esas, 2022/1739 Karar sayılı kararı ile direnme kararı usul ve yasaya uygun bulunarak davalı vekilinin sair hususlara ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi amacıyla dosya Dairemize gönderilmiştir.

Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

TÜRK MİLLETİ ADINA YARGITAY İLÂMI

Taraflar arasındaki araç mülkiyetinin tespiti ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince önceki kararda direnilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.12.2022 tarihli ve 2021/538 Esas, 2022/1739 Karar sayılı kararı ile direnme kararı usul ve yasaya uygun bulunarak davalı vekilinin sair hususlara ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi amacıyla dosya Dairemize gönderilmiştir.

Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, adına tescilli … plakalı aracı satmak için internete ilan verdiğini, aracı satın almak isteyen kişilerin kendisini dolandırarak satış bedelini ödemeden noterde devri sağladığını, planlı şekilde hareket eden dolandırıcıların hileli eylemleriyle elinden aracın alındığını, konuyla ilgili ceza soruşturmasının devam ettiğini ve dolandırıcıların pek çok kişiyi aynı şekilde kandırdıklarının anlaşıldığını, aracın önce 01.08.2011 tarihinde A.G.’ye devredildiğini, aynı gün iki saat içinde Y.F.’a satışın yapıldığını, bu kişi tarafından da davalıya satıldığını ve plakasının … olarak değiştirildiğini, aracı satın alanların iyi niyetli olmadıklarını, iyi niyetli olsalar bile araç zilyedinin elinden rızası hilafına çıktığından 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 989 uncu maddesi gereği iyi niyetin sonuca etkisi olmayacağını ileri sürerek; aracın mülkiyetinin tarafına ait olduğunun tespiti ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, dava konusu aracı ikinci el araç satışı yapılan internet sitesinde görüp ilandaki numarayı arayarak Sergen Otomotiv isimli otogaleriden Y.F. isimli kişiyle konuştuğunu ve bilgi aldığını, aracı kontrol etmesi için Ö.Y. isimli çalışanını galeriye gönderdiğini, burada yapılan pazarlık sonucu mutabık kalındığını ve bedelini ödeyerek satın aldığını, trafik sicilindeki kayda güvenerek ve iyi niyetle hareket ettiğini, davanın dolandırıcılık eylemini gerçekleştiren kişilere açılması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

HUKUK BÖLÜMÜ

Mahkemenin 02.07.2015 tarihli ve 2012/157 E., 2015/353 K. sayılı kararıyla; davacıya ait aracın, davacının iradesi fesada uğratılarak ve bedeli ödenmeksizin ağır ceza mahkemesi dosyasında sanık olarak yargılanan A.G.’ye 01.08.2011 tarihinde devrinin sağlandığı, aynı gün iki saat içerisinde aracın bu kez dava dışı Y.F.’a devredildiği ve Y.F. tarafından da 06.10.2011 tarihinde davalıya satıldığı, bu halde TMK’nın 989 uncu maddesindeki “taşınırı çalınan, kaybolan ya da iradesi dışında başka herhangi bir şekilde elinden çıkan zilyedin o şeyi elinde bulunduran herkese karşı beş yıl içerisinde taşınır davası açabileceği” hükmünün işlerlik kazanacağı, emin sıfatı ile zilyetten edinme söz konusu olmadığından davalının iyi niyetinin korunamayacağı, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları gözetildiğinde ceza mahkemesi dosyasının kesinleşmesinin beklenmesinin makul yargılama süresini ihlal sonucu doğuracağı, tespit talebi haklı ise de, tescilin bir idari işlem olması sebebiyle bu talebin kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, aracın davacıya ait olduğunun tespitine, tescil talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

  1. Mahkeme kararına karşı yasal süre içerisinde taraflarca temyiz yoluna başvurulmuştur.
  2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 17.12.2018 tarihli ve 2018/6409 E., 2018/12246 K. sayılı kararı ile; somut olayda davacının aracı dava dışı Aydın’a sattığı, Aydın’ın aracın noter satışını aldığını ancak bedelini ödemediği, aynı gün aracı dava dışı Yalçın’a sattığı, Yalçın tarafından da davalıya satıldığı, dava dışı Aydın hakkında ceza davası açıldığı sabit olup, uyuşmazlığın davalının iyi niyeti olup olmadığı ve iyi niyetinin korunup korunmayacağı noktasında toplandığı, Mahkemece her ne kadar davalının aracı emin sıfatıyla zilyetten almaması nedeniyle iyi niyeti kabul edilmemiş ise de, davalının aracı iş bu davada taraf olmayan Yalçın’dan satın almış olup, davacı şikayeti ile, aracı sattığını beyan ettiği dava dışı A.G. aleyhinde Bakırköy 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/736 Esas sayılı dosyası ile ceza yargılamasının bulunduğunun anlaşıldığı, hal böyleyken, Mahkemece, ceza dosyası taraf beyanları da dikkate alınarak davalının iyi niyetli olup olmadığına ilişkin deliller tartışılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Direnme Kararı

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, önceki gerekçe tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.

V. TEMYİZ

  1. Direnme kararı süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
  2. Hukuk Genel Kurulunun 13.12.2022 tarihli ve 2021/538 Esas, 2022/1739 Karar sayılı kararıyla; davalı noterdeki satış sözleşmesiyle sicilde malik olarak gözüken kişiden aracı satın aldığını ve iyi niyetli olduğunu savunmuş ise de; ilk satış sözleşmesinin satıcısı davacının iradesi hile ile sakatlanmış olduğundan geçersiz olduğu ve bu satışta alıcı olan kişinin emin sıfatıyla zilyet olduğundan bahsedilemeyeceği, araç sicili yönünden kanun koyucunun öngördüğü bir sicildeki kayda güven koruması bulunmadığından geçersiz ilk satıştan sonraki devirlerin de davalıya hak bahşetmeyeceği, davalının aracı oto galeriden satın aldığı hususunu ispatlayamadığı, dolayısıyla somut olayda TMK’nın 989/2 nci maddesinin de uygulanamayacağı, bu sebeple davalının iyi niyetli olup olmaması hukuken değer taşımadığından dava dışı kişiler hakkındaki ceza yargılaması çerçevesinde iyi niyetin tartışılmasına da gerek bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararının usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek sair yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Daireye gönderilmiştir.
  3. Temyiz Nedenleri

    Davalı, söz konusu aracın dönemin rayiç bedeli üzerinden seri olarak satılmasının aracın bulunduğu piyasa şartlarıyla mümkün olduğunun değerlendirilmediğini, “….com”dan gelecek müzekkere cevaplarının beklenmediğini, aracı satın alma tarihinden daha evvelki aynı araç üzerindeki satış sözleşmelerine hiçbir dahli bulunmayıp bu sözleşmenin taraflarını da tanımadığını, aracı ruhsat sahibinden vekili aracılığıyla usulüne uygun olarak noterde yapılan sözleşme ile ve trafik kaydına güvenerek satın aldığından iyi niyetli olması gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davaya konu aracı davalı galeriden ve trafik kaydında malik olarak görünen şahıstan usulüne uygun olarak satın aldığını, davanın husumeten reddi gerektiğini, tanık beyanlarının da kendisini doğruladığını, iyi niyetli 3. kişi konumunda olduğundan TMK’nın 989/2 nci maddesi gereğince davacının bedeli ödemedikçe aracın iadesini isteyemeyeceğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

VI. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Gerekçe

1.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

HUKUK BÖLÜMÜ

Taraflar arasındaki uyuşmazlık; araç mülkiyetinin tespiti ve tescili istemine ilişkindir.

1.2. İlgili Hukuk

  1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 36 ncı (818 sayılı BK’nın 23 üncü) maddesi “Taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile, sözleşmeyle bağlı değildir.

          Üçüncü bir kişinin aldatması sonucu bir sözleşme yapan taraf, sözleşmenin yapıldığı sırada karşı tarafın aldatmayı bilmesi veya                 bilecek durumda olması hâlinde, sözleşmeyle bağlı değildir.” şeklindedir.

  1. 4721 sayılı TMK’nın 988 inci maddesi “Bir taşınırın emin sıfatıyla zilyedinden o şey üzerinde iyiniyetle mülkiyet veya sınırlı aynî hak edinen kimsenin edinimi, zilyedin bu tür tasarruflarda bulunma yetkisi olmasa bile korunur.”

  2. TMK’nın 989 uncu maddesi, “Taşınırı çalınan, kaybolan ya da iradesi dışında başka herhangi bir şekilde elinden çıkan zilyet, o şeyi elinde bulunduran herkese karşı beş yıl içinde taşınır davası açabilir.

Bu taşınır, açık artırmadan veya pazardan ya da benzeri eşya satanlardan iyiniyetle edinilmiş ise; iyiniyetli birinci ve sonraki edinenlere karşı taşınır davası, ancak ödenen bedelin geri verilmesi koşuluyla açılabilir.

Diğer konularda iyiniyetli zilyedin haklarına ilişkin hükümler uygulanır.” düzenlemesi mevcuttur.

1.3. Değerlendirme

Dosya kapsamının incelenmesinde; Hukuk Genel Kurulunca; davalının noterdeki satış sözleşmesiyle sicilde malik olarak gözüken kişiden aracı satın aldığını ve iyi niyetli olduğunu savunmuş ise de; ilk satış sözleşmesinin satıcısı davacının iradesi hile ile sakatlanmış olduğundan geçersiz olduğu ve bu satışta alıcı olan kişinin emin sıfatıyla zilyet olduğundan bahsedilemeyeceği, araç sicili yönünden kanun koyucunun öngördüğü bir sicildeki kayda güven koruması bulunmadığından geçersiz ilk satıştan sonraki devirlerin de davalıya hak bahşetmeyeceği, davalının aracı oto galeriden satın aldığı hususunu ispatlayamadığı, dolayısıyla somut olayda TMK’nın 989/2 nci maddesinin de uygulanamayacağı, bu sebeple davalının iyi niyetli olup olmamasının hukuken değer taşımadığı hususlarının tespit edildiği anlaşılmakla; temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kurallarına, kararda belirtilen gerekçelere göre davalının temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun kararın ONANMASINA gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan mahkeme kararının ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

24.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir