T.C.
YARGITAY
Üçüncü Hukuk Dairesi
E: 2024/2169
Κ: 2024/3635
T: 08.11.2024
- Bağımsız Bölümün Tapusunun İptali ve Tescili
- Görevli Mahkeme
- Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi
- Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi
- Tüketici İşlemleri
Özet: Davalı arsa sahipleri yüklenici ile yapılan eser sözleşmesi kapsamında tüketici sayılmayacağı gibi davacı tüketicilerle aralarında yapılmış bir tüketici işlemi dolayısıyla bu işleme yönelik bir sözleşme ilişkisi de bulunmadığından uyuşmazlığın genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde çözülmesi gerektiği gözetilmelidır.
(5235 s. AYBAMK m. 35)
(6098 s. TBK m. 470)
(6502 s. TKHK m. 2, 3, 73)
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ KARARLARI ARASINDAKİ UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE DAİR
YARGITAY İLAMI
I. BAŞVURU
Avukat A.Ç.’ın 14.12.2023 tarihli uyuşmazlığın giderilmesi talepli dilekçesinde; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi tarafından verilen kararlar arasında, kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı olarak dava dışı yüklenici tarafından davacılarla noter yolu ile yapılan taşınmaz satış vaadi sözleşmesi kapsamında satılan bağımsız bölümlere ilişkin olarak arsa sahiplerine karşı tapunun iptali ve tescilin mümkün olmaması durumunda tazminata hükmedilmesi istemli olarak açılan davaların 6502 sayılava dışı yüklenici tarafından davacılarla noter yolu ile yapılan taşınmaz satış vaadi sözleşmesi kapsamında satılan bağımsız bölümlere ilişkin olarak arsa sahiplerine karşı tapunun iptali ve tescilin mümkün olmaması durumunda tazminata hükmedilmesi istemli olarak açılan davaların 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kalıp kalmadığı dolayısıyla görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu hususunda farklılıklar bulunduğu belirtilerek bu uyuşmazlığın giderilmesi talep edilmiştir.
II. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 02.02.2024 tarihli ve 2024/1 sayılı kararı ile;
“…İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin 2023/368 Esas 2023/2333 Karar sayılı dosyası ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 2023/1995 Esas 2023/1767 Karar sayılı dosyalarında merci tayinine ve görev hususuna ilişkin kesin nitelikte kararları arasında uyuşmazlık bulunduğu anlaşıldığından, 5235 sayılı Kanun’un 35. maddesi uyarınca anılan daire kararları arasında içtihat birlikteliğinin sağlanması amacıyla Yargıtay 3. Hukuk Dairesine uyuşmazlığın giderilmesi başvurusu yapılmasına ve uyuşmazlığın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin kararı doğrultusunda giderilmesine dair görüşte bulunulmasına” oybirliği ile karar verilmiştir.
III. UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KARARLAR
A. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin 2023/368 Ε., 2023/2333 K. sayılı Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
“…..Dava, kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı olarak dava dışı yüklenici tarafından davacıya noter yolu ile yapılan taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile satılan bağımsız bölümün tapusunun iptali ve tescili mümkün olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu 3. Tüketici Mahkemesince, davalıların arsa sahibi olduğu, arsa sahiplerinin ticari veya mesleki amaçla hareket eden veya onun adına veya hesabına hareket eden gerçek kişilerden olmadığı, 6502 sayılı Yasa kapsamında satıcı/sağlayıcı sıfatını haiz olmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. İstanbul Anadolu 18. Asliye Hukuk Mahkemesince, yüklenicinin sağlayıcı, davacının tüketici, alacağın temliki olan hukuki işlemin ise tüketici işlemi niteliğinde olduğu gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı vermiştir…. ticari ve mesleki olmayan amaçlarla, salt kişisel ihtiyaçları için kullanma ve tüketme amacıyla gerçek ve tüzel kişi ile tüketici arasında yapılan eser sözleşmeleri olduğu anlaşılmaktadır. Arsa pay karşılığı inşaat sözleşmeleri 818 sayılı BK’nın 155 vd. maddeleri ile düzenlenen eser sözleşmelerinin kendine özgü bir türüdür. Bu sözleşmelerin bir tarafı arsa sahibi diğer tarafı yüklenicidir. Bu tür sözleşmelerde arsa sahibinin Tüketici Kanununda 3/k maddesindeki tüketici tanımına uymadığı anlaşılmaktadır… Eldeki dava, kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı olarak dava dışı yüklenici tarafından davacıya noter yolu ile yapılan taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile satılan bağımsız bölümün tapusunun iptali ve tescili mümkün olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkin olduğuna göre, uyuşmazlık 6502 sayılı Kanun kapsamında kalmadığından, davanın HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre İstanbul Anadolu 18. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.” gerekçesi ile kesin olmak üzere karar verilmiştir.
B. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 2023/1995 E., 2023/1767 K. sayılı Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
“….Dava konusu somut olayda; dava dışı alıcı N.Ç. ile dava dışı yüklenici/satıcı V.K.’ın arasında 12/07/2002 tarihinde düzenleme şeklinde gayrimenkul satış sözleşmesi düzenlendiği, sözleşmeye göre zemin üstü 3. Normal kattaki 2 dairenin satışının vaadinin düzenlendiği, satış bedelinin tamamının ödendiğini, taşınmazların kendisine teslim edildiğinin sözleşmede yazılı olduğu N.Ç.’in 20/06/2002 tarihinde V.K.’dan aldığı taşınmazlardan Zemin üstü 3. Normal kattaki sağ arka cepheli bağımsız bölümün aslında davacı T.O. adına satın alındığını belirterek aralarında adi yazılı “Sözleşmenin ve Taşınmazın Devri Sözleşmesi” düzenlendiği anlaşılmaktadır. Davacının temlik sözleşmesi düzenlediği alıcı N.Ç.’in tüketici, V.K.’ın da yüklenici olduğu, taşınmazın daire niteliğinde olduğu, davacının taşınmazı temlik aldığı N.Ç. ile yüklenici arasındaki gayrimenkul satış sözleşmesinin tüketici işlemi olduğu, gayrimenkul satış sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın ve ilişkinin 6502 Sayılı yasa kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır….” gerekçesi ile kesin olmak üzere karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
A. Uyuşmazlık
Bölge Adliye Mahkemeleri kararları arasındaki uyuşmazlık; kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı olarak dava dışı yüklenici tarafından davacılara noterde düzenleme şeklinde yapılan taşınmaz satış vaadi sözleşmesi kapsamında satılan bağımsız bölümlere ilişkin olarak tapunun iptali ve tescili, mümkün olmaması durumunda tazminata hükmedilmesi istemli olarak arsa sahiplerine karşı açılan davaların genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde mi, yoksa 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (6502 sayılı Kanun) hükümlerine göre tüketici mahkemesinde mi bakılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
B. İlgili Hukuk
- 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 35 inci maddesi.
- 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (6502 sayılı Kanun) 2., 3. ve 73 üncü maddeleri.
- 6100 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 470 ve devamı maddeleri.
C. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin benzer olaylarda kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi isteminin hukuki dayanağı, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 35 inci maddesinde yer alan düzenlemedir
2. 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde, Bölge Adliye Mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurulu ve hukuk daireleri başkanlar kurulunun görevleri; “Re’sen veya bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya ceza dairesinin ya da Cumhuriyet başsavcısının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu veya Ceza Muhakemesi Kanununa göre istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların, benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini istemek” şeklinde ifade edilmiştir.
5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinin dördüncü fıkrasının (2) numaralı bendinde yer alan düzenlemeye göre; “(3) numaralı bende göre yapılacak istemler, ceza davalarında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına, hukuk davalarında ise ilgili hukuk dairesine iletilir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı uyuşmazlık bulunduğuna kanaat getirmesi durumunda ilgili ceza dairesinden bir karar verilmesini talep eder. Uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin olarak dairece bu fıkra uyarınca verilen kararlar kesindir.” hükmü yer almaktadır.
5235 sayılı Kanun ile bu Kanun’da sayılan kişi ve kurumlara tanınan uyuşmazlığın giderilmesini talep etme hakkı, mutlak biçimde her uyuşmazlığın esasına yönelik çözüm geliştirilmesine imkân vermez. Uyuşmazlığın giderilmesi talebi bir kanun yolu olmayıp böyle bir talebin varlığı hâlinde Yargıtayca temyiz incelemesine benzer bir inceleme yapılması da mümkün değildir.
3. 6502 sayılı Kanun’un Kapsam başlıklı 2 nci maddesine göre, “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.”.
6502 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesinin ilgili bölümleri de şöyledir:
“…h) Mal: Alışverişe konu olan; taşınır eşya, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallar ile elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri her türlü gayri maddi malları,
i) Satıcı: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,
k) Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,
l) Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi,
ifade eder.”
4. 6502 sayılı Kanun’un 73 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca; “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.”
5. Yukarıda bir kısım hükümlerine yer verilen 6502 sayılı Kanun temel olarak “tüketiciyi” esas almıştır. Taraflardan birinin tüketici yani ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden diğerinin satıcı, sağlayıcı, bayi, acente, sigortacı, taşıyıcı yani kar elde etmek amacı ile hareket eden gerçek veya tüzel kişi olması halinde yapılan sözleşme tüketici işlemi sayılır. Kanun esasen tüketicinin taraf olduğu hukuki İşlemin niteliği ve türüne göre herhangi bir sınırlama getirmemiştir.
O halde anılan kanunun uygulanabilmesi için; satıcının ticari veya mesleki faaliyeti kapsamında kanunda tanımlanan bir malı sunuyor olması ve alıcının da bu malı yine Kanun’da gösterilen amaçlarla satın alması gerekli ve yeterlidir. Eş söyleyişle, bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabulü için, taraflardan birinin satıcı, diğerinin tüketici sıfatını taşıması, alışverişe konu olan malın ise Kanun’un 3 üncü maddesinde yazılı mal kavramı içerisinde yer alması gerekir.
6. Bu nedenlerle bir uyuşmazlığın tüketici işlemi olup olmadığının ve tüketici mahkemesinde görülüp görülmeyeceğinin tesbitinde, tarafların sıfatının ve işleminin niteliğinin belirlenmesi önem arzetmektedir.
6502 sayılı kanun, yukarıda açıklandığı üzere gerçek veya tüzel kişilerle, tüketiciler arasında kurulan eser sözleşmelerini tüketici işlemi kapsamına almıştır.
Uyuşmazlığa konu arsa payı karşılığı (kat karşılığı) inşaat sözleşmeleri TBK’nın 470 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmelerinin kendine özgü bir türüdür. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yükleniciye şahsi hak sağlar. Koşulları yerinde ise kazandığı şahsi hakka dayanarak yüklenici arsa sahibini bir şey vermeye veya yapmaya zorlayabilir. Şahsi hak kazanan yüklenici bu hakkını doğrudan arsa sahibine karşı ileri sürebileceği gibi arsa sahibinin rızası gerekmeksizin ve ancak yazılı olmak koşulu ile üçüncü bir kişiye de temlik edebilir. Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde tüketiciler yönünden en önemli husus; alacağın temliki sözleşmesi ile konut alınmasıdır. Öyle ki yüklenicinin, arsa sahibi ile yapmış olduğu kat karşılığı inşaat sözleşmesinde kendine düşen hakları 3. kişilere (tüketici) alacağın temliki hükümlerine göre devretmesine dayanmaktadır. Koşulları oluştuğunda yükleniciden alacağı temlik alan tüketici, bu hakkını arsa sahibine karşı ileri sürerek sözleşme konusu bağımsız bölümün kendisine verilmesini talep edebilir.
Yargıtay uygulamalarında da kabul gördüğü üzere; arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde arsa sahibi açısından güdülen amaç kullanmak için konut edinmek değil arsasını değerlendirmektir. Bu nedenle, arsa sahibinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalarken güttüğü saikin 6502 sayılı Kanun’da tanımlanan tüketicinin saikinden farklı olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerine konu işin üst düzey teknolojiyi gerektirmesi, sözleşme kapsamında taşınmaz satış vaadi ve inşaat sözleşmelerinin de bulunduğu nazara alındığında, 6502 sayılı Kanun’da kanun koyucunun salt kullan-ma ve tüketme amacına yönelik mutfak, dolap yaptırmak araç tamiri yapmak gibi dar kapsamlı eser sözleşmelerini kastettiği, arsa karşılığı inşaat sözleşmelerinin ise bu kapsamda olmadığının kabulü gerekir.
7. Yapılan açıklamalar ışığında davalı arsa sahipleri yönünden yapılan değerlendirmede; davacılar, arsa maliki olan davalılar ile dava dışı yüklenici arasında düzenlenen arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesi uyarınca, dava dışı yükleniciye bırakılan konut niteliğindeki bağımsız bölümleri dava dışı yükleniciden satın aldıklarına göre; dava konusu bağımsız bölümlerin mal kavramı içerisinde yer aldığı, bu malı ticari veya mesleki bir amaçla edinmeyen davacıların ise tüketici sıfatına haiz olduğu çekişmesizdir. Ne var ki, davalı arsa sahipleri yüklenici ile yapılan eser sözleşmesi kapsamında tüketici sayılmayacağı gibi davacı tüketicilerle aralarında yapılmış bir tüketici işlemi dolayısıyla bu işleme yönelik bir sözleşme ilişkisi de bulunmadığından uyuşmazlığın genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesine çözümlenmesi gerekir.
8. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Uyuşmazlığın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin 2023/368 Ε., 2023/2333 K. sayılı kararının gerekçesi açısından genel hatları ile Dairemiz emsal kararlarına da uygun olduğu anlaşıldığından uyuşmazlığın yukarıda ayrıntılı şekilde açıklanan doğrultuda giderilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
V. KARAR
1. Uyuşmazlığın, gerekçesi açısından İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin 2023/368 Ε., 2023/2333 K. sayılı kararının genel hatları ile Dairemiz emsal kararlarına uygunluğu gözetilerek yukarıda açıklanan şekilde giderilmesine,
2. Dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine,
3. Karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemelerinin hukuk dairelerine bildirilmesi için Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliğine gönderilmesine,
08.11.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.