• Eksik İnceleme • Kismi Dava • Kusur • Maddi ve Manevi Tazminat • Tedavinin Devam Etmesi Trafik Kazası Nedeniyle Yaralama • Zamanaşımı

T.C.
YARGITAY
Dördüncü Hukuk Dairesi

E: 2021/25596
K: 2023/1621
T: 13.02.2023

Özet: Ceza soruşturması dosyasında bulunan ATK raporu ile mahkemenin aldığı raporlar arasındaki çelişkiler giderilerek kazadaki kusur durumunu belirleyen denetime elverişli rapor aldırılması gerektiği ile davacının tedavisinin halen devam etmesi durumunda ıslah edilen alacak bölümü için zamanaşımının söz konusu olmayacağı, ancak tedavinin 2012 yılında son bulmuş olması ve davacının maluliyetinde gelişen durum kabul edilecek bir hal bulunmaması durumunda ıslahla arttırılan alacak bölümü için zamanaşımı bakımından zararın ortaya çıktığı (tedavinin tamamen bittiği) tarih dikkate alınarak değerlendirme yapılması gerektiği gözetilmelidir. (2918 s. Trafik K. m. 109) (6098 s. TBK m. 49, 72) (mülga 818 s. BK m. 41)

TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGITAY İLÂMI

Taraflar arasında görülen tazminat davasının Silivri 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde yapılan yargılaması sonunda mahkemenin görevsizliğine dair verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (kapatılan) 17. Hukuk Dairesi’nce kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacılar vekili, davalı F.S. vekili, davalı Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi vekili ve davalı Alternatifbank A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: 

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu araçların yaya konumundaki davacıya sırayla çarpmaları ile 30.09.2011 tarihinde meydana gelen kazada ağır biçimde yaralanan davacı Sahibe’nin malul kaldığını, bakıma muhtaç hale geldiğini, davacı eş Erdoğan’ın eşinin bakımı için işi bırakmak zorunda kalıp kazanç kaybına uğradığını ve tüm davacıların manevi zarar gördüklerini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve sigorta şirketleri sadece maddi tazminattan sorumlu olmak kaydıyla 11.000,00 TL maddi ve toplam 450.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 12.02.2020 tarihli ıslah dilekçesiyle, davacı Sahibe için taleplerini 372.030,64 TL’ye yükseltmiştir.

II. CEVAP

Davalı Aviva Unica Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; sigortalının kusuru oranında limitle sınırlı biçimde zarardan sorumlu olduklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Davalı Anadolu Sigorta vekili cevap dilekçesinde; sigortalının kusuru oranında limitle sınırlı biçimde zarardan sorumlu olduklarını, kazadan dolayı SGK tarafından davacıya yapılan rücuya tabi ödemelerin tazminattan düşülmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Davalı Alternatifbank A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; çalışanları olan sürücüye makam aracı olarak tahsis edilen aracın mesai saati dışında ve sürücünün özel işinin görülmesinde kullanıldığı sırada kaza meydana geldiğinden sorumlulukları bulunmadığını, davacıya çarpan iki araç olduğu için kusur oranında sorumluluğa karar verilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Davalı Z.B. vekili cevap dilekçesinde; diğer sürücünün çarpmasıyla davacının yaralandığını ve davalının kazaya karışmadığını, kusuru bulunmayan davalının zarardan sorumlu olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Davalı F.S. vekili cevap dilekçesinde; kazanın meydana gelmesinde davacının kusurlu olduğunu ve kusuru bulunmayan davalının zarardan sorumlu olmadığını, istenen tazminatların fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 07.11.2014 tarihli ve 2012/104 Esas, 2014/486 Karar sayılı kararı ile; talebin trafik kazası nedeni ile maddi ve manevi tazminatın sigorta şirketinden tahsili istemine ilişkin olduğu, davanın Türk Ticaret Kanunu’nun 1483 vd. maddelerinde sayılan hususlardan olduğu, uyuşmazlığın Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine, dosyanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

  1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
  2. Yargıtay (kapatılan) 17. Hukuk Dairesi’nin 10.12.2015 tarihli ve 2015/4535 Esas, 2015/13787 Karar sayılı kararı ile; “dava tarihi itibariyle 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiği ve Silivri’de müstakil ticaret mahkemesi bulunmadığı gibi davalılar tarafından iş bölümü itirazında da bulunulmadığı gözetilerek, davaya devam edilip esası hakkında karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın kısmen kabulü ile 226.986,18 TL maddi tazminattan geçici olarak ödenen 90.000,00 TL’nin mahsubu ile 136.986,18 TL’nin davalılar F.S., Alternatifbank A.Ş, Anadolu Anonim Sigorta A.Ş’den (bakiye poliçe limiti 110.000,00 TL ile sınırlı kalmak kaydıyla) müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı Sahibe’ye verilmesine (davalılar F.S., Alternatifbank A.Ş. yönünden kaza ve davalı Anadolu Anonim Sigorta A.Ş. yönünden dava tarihi olan 13.02.2012 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine), 145.044,46 TL bakıcı giderinin davalılar F.S., Alternatifbank A.Ş, Anadolu Anonim Sigorta A.Ş’den (bakiye poliçe limiti 110.000,00 TL ile sınırlı kalmak kaydıyla) müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı Sahibe’ye verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine (davalılar F.S., Alternatifbank A.Ş. yönünden kaza ve davalı Anadolu Anonim Sigorta A.Ş. yönünden dava tarihi olan 13.02.2012 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine), davacı Sahibe’nin tedavi masraf talebi ve davacı Erdoğan’ın mahrum kalınan kazanç talebinin reddine, davalılar Z.B. ve Aviva Sigorta A.Ş. yönünden maddi ve manevi tazminat isteminin reddine, davacı Sahibe için 75.000,00 TL ve diğer davacılar için 15.000,00’er TL manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar F.S., Alternatifbank A.Ş’den müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili, davalı F.S. vekili, davalı Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi vekili ve davalı Alternatifbank A.Ş. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Anadolu Sigorta vekili; ATK raporu ile bakıcı ihtiyacı olmadığı tespit edilen ve bakıcı tutulduğuna dair somut delil sunmayan davacı lehine bu gidere hükmedilmesinin hatalı olduğunu, müterafik kusur araştırması yapılmayışının doğru olmadığını, dava tarihinden itibaren faize karar verilmesinin ve yargılama giderleri için poliçe limitine göre oranlama yapılmadan karar verilmesinin de usule aykırı olduğunu belirterek hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Alternatifbank A.Ş. vekili; banka müdürü olan davalı sürücüye tahsis edilmiş aracın mesai saati dışındaki kullanımından kaynaklanan zarardan sorumlu olmadıkları halde sorumluluk kararı verilmesinin hatalı olduğunu, ıslah edilen alacak bölümüne ilişkin zamanaşımı itirazları dikkate alınmadan karar verildiğini, ATK raporu ile bakıcı ihtiyacı olmadığı tespit edilen ve bakıcı tutulduğuna dair somut delil sunmayan davacı lehine bu gidere hükmedilmesinin hatalı olduğunu, manevi tazminatların fahiş belirlendiğini belirterek hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı F.S. vekili; kusurun belirlenmesi için ceza soruşturmasında alınan rapor ile mahkemenin aldığı raporlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verildiğini, davacının maluliyet oranı belirlemesinin hatalı olduğunu, ıslah edilen alacak bölümüne ilişkin ceza zamanaşımı süresi de geçirilmiş olduğu halde zamanaşımı itirazları dikkate alınmadan karar verildiğini, ATK raporu ile bakıcı ihtiyacı olmadığı tespit edilen ve bakıcı tutulduğuna dair somut delil sunmayan davacı lehine bu gidere hükmedilmesinin hatalı olduğunu, manevi tazminatların fahiş belirlendiğini ve yaralanan davacının yakını olan diğer davacıların manevi tazminat talep hakkı bulunmadığını, reddolunan tazminat kalemleri için davacılar aleyhine ayrı ayrı vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken tek vekalet ücreti verilmesinin de usule aykırı olduğunu belirterek hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davacılar vekili; tüm davacılar için manevi tazminatların düşük takdir edildiğini belirterek hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu araçların yaya konumundaki davacı Sahibe’ye çarpmasıyla oluşan kazadaki yaralanma nedeniyle, yaralanan yaya davacı ile yakınlarının maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 176 vd. maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54 ve 56 ncı maddeleri, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85, 91 ve 109 uncu maddeleri, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hakim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere; özellikle, kazaya karışan aracın maliki olan davalı bankanın 2918 sayılı KTK’nun 3 üncü maddesi gereği işleten sıfatıyla zarardan sorumlu olmasına, davacının kaza nedeniyle oluşan maluliyet oranını, kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik ile ekindeki cetvellere uygun biçimde belirleyen 01.02.2018 tarihli uzman doktor heyeti raporunun karara esas alınmasında bir isabetsizlik görülmemesine, davacının bakıcı ihtiyacının bulunduğuna ve bu zarardan davalıların sorumlu olduğuna ilişkin kabulde isabetsizlik görülmemesine, davalı Anadolu Sigorta tarafından düzenlenen poliçede yer alan iki ayrı limitin toplamı olan 400.000,00 TL’yi aşmayan tazminat için hüküm kurulduğu da dikkate alındığında, adı geçen davalının yargılama giderlerinden sorumluluklarına ilişkin temyiz itirazlarının yerinde olmamasına ve adı geçen davalı için temerrüt tarihinin usulünce belirlenmiş olmasına göre, davalı Anadolu Anonim Türk Sigorta vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazları ile davalılar F.S. ve Alternatifbank A.Ş. vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Dava, trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Davaya konu edilen kazadaki taraf kusurlarının belirlenmesi için alınan 25.03.2013 tarihli trafik kusur uzmanı bilirkişi raporunda ve 10.04.2014 tarihli İTÜ üçlü heyet raporunda, yaya davacının kazada % 60 oranında ve davalı sürücü Faruk’un % 40 oranında kusurlu olduğu yönünde görüş bildirilmiş, mahkemece bu kusur oranları benimsenerek karar verilmiştir.

Davalı F.S. vekili tarafından, davalı sürücünün kusursuz olduğu kabul edilerek ceza soruşturmasında hakkında takipsizlik kararı verildiği, cezada alınan rapor ile mahkeme tarafından alınan raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için rapor alınması gerektiği savunulmuş, mahkemece bu hususta bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Eksik incelemeyle karar verilemez.

Bu açıklamalara göre; ceza soruşturma dosyası temin edildikten sonra, Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti’nden ceza dosyasında tespit edilen maddi olgular gözetilmek ve anılan dosyada alınan 28.01.2013 tarihli ATK raporu ile mahkemenin aldığı raporlar arasındaki çelişkileri gidererek kazadaki kusur durumunu belirleyen denetime elverişli, gerekçeli bir rapor alınıp karar verilmesi için hükmün davalı F.S. yararına bozulması gerekmiştir.

3. Davacı Sahibe, 30.09.2011 tarihinde gerçekleşen kaza nedeniyle oluşan maluliyetinden doğan zararın tazmini için, 13.02.2012 tarihinde, belirsiz alacak ya da 6100 sayılı HMK’nun 107 nci maddesinden bahsetmeksizin, alınacak raporla tazminatın belirlenmesinden sonra artırım haklarını saklı tutarak eldeki davayı açmış olup, davanın 6100 sayılı HMK’nın 109 uncu maddesinde düzenlenen “kısmi dava” olduğunun kabulü gerektiği açıktır.

Kısmi dava olarak açılan davada 12.02.2020 tarihli dilekçeyle, talep edilen tazminat miktarının yükseltildiği, bu dilekçenin tebliği üzerine, davalı F.S. vekili ve davalı Alternatifbank A.Ş. vekilinin yasal süre içinde, artırılan bölüme ilişkin olarak zamanaşımı def’ini ileri sürdüğü görülmektedir.

Islah; iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının istisnalarından olup taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işlemini tamamen veya kısmen düzeltmesi olarak tanımlanmaktadır. Islah ile taraflar, dava sebebini, dava konusunu veya talep sonucunu değiştirebilirler. Usulüne uygun olarak açılmış bir davanın bulunması şartı ile davanın tamamen veya kısmen ıslahı mümkündür. Dava sebebinin veya dava konusunun değiştirilmesi tamamen ıslah hâlleridir.

(Baki Kuru 4. Cilt s. 3990). Davanın kısmen ıslahında ise, dava dilekçesinden sonraki bir usul işleminin ıslahı söz konusudur. Gerek doktrinde gerekse Yargıtay uygulamalarında kabul edildiği üzere müddeabih (dava değerini) arttırma hâlinde kısmi ıslah söz konusu olup kısmi ıslahla, tamamen ıslahın aksine ıslah tarihine kadar yapılan bütün işlemler yapılmamış sayılmaz. Kısmi ıslah yapıldığı tarihten ileriye dönük olarak hüküm ifade eder.

Olay tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 41 inci maddesinde (6098 sayılı TBK’nun 49 uncu md) haksız fiil tanımlanmış, 60 ıncı maddesinde de (TBK’nın değişik 72 nci md) haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine (TBK’nun 72 nci maddesinde 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri öngörülmüştür) tabi olduğu belirtilmiştir.

Buna karşılık 2918 sayılı KTK’nun 109/1 inci maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler için, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak 10 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Maddenin özellikle 2 nci fıkrasında “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa” ifadesi ile kanun koyucu, taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3. kişi) fiil cezayı gerektiriyor ise, uzamış ceza zamanaşımının uygulanacağını kabul etmiştir. Görüldüğü gibi, Borçlar Kanunu’nun 60 ıncı ve 2918 sayılı KTK’nun 109/2 nci maddesindeki düzenlemeler, zamanaşımı süresinin başlangıcı yönünden birbirine paraleldir. Aralarındaki tek fark, zamanaşımı süresinin trafik kazalarından doğan tazminat talepleri bakımından 1 yıl yerine, 2 yıl olarak öngörülmesidir (TBK’nun 72 nci maddesi ile bu konuda da paralellik sağlanmıştır).

Zamanaşımı, borcu ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, doğmuş ve var olan bir hakkın istenebilirliğini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu nedenle zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Olay tarihinde yürürlükte bulunan BK’nun 133 üncü maddesinde zamanaşımını kesen sebepler sayılmış olup bunlardan biri de dava açılmasıdır. Davanın tamamen ıslahında dava baştan beri (dava dilekçesinden itibaren) ıslah edildiği için ıslah edilen kısım içinde davanın açıldığı tarihte zamanaşımı kesilmiş olur. Kısmi davada ise, zamanaşımı yalnızca dava edilen kısım için kesilir. Henüz açılmayan (saklı tutulan) ve daha sonra ıslahla artırılan bölüm için zamanaşımı işlemeye devam eder.

Somut olay bakımından; davacı Sahibe’nin düzenlenen maluliyet raporunda (01.02.2018 tr) son tedavisinin 25.07.2012-01.08.2012 tarihleri arasında yataklı tedavi ve ameliyat şeklinde kaydedildiği, adı geçen davacının 21.01.2020 tarihli duruşmada fizik tedavisinin halen devam ettiğini, 2 ay önce ayaklarından yine ameliyat olduğunu ve tekrar ameliyat olma durumunun bulunduğunu beyan ettiği görülmektedir. Davacı yanın beyan ettiği şekilde tedavisinin halen devam etmesi durumunda, ıslah edilen alacak bölümü için zamanaşımının söz konusu olmayacağı; ancak, tedavinin 2012 yılında son bulmuş olması ve davacının maluliyetinde gelişen durum kabul edilecek bir hal bulunmaması durumunda ıslahla artırılan alacak bölümü için zamanaşımı bakımından zararın ortaya çıktığı (tedavinin tamamen bittiği) tarihin gözetilmesiyle değerlendirme yapılması gerektiği açıktır.

Açıklanan nedenlerle; davacının tedavisine ilişkin tüm belgeler ve özellikle duruşmada beyan ettiği tedavi belgelerinin ilgili yerlerden temin edilmesi ve maluliyette gelişen durumu olup olmadığının değerlendirilmesi ile yukarıdaki açıklamalar da gözetilerek, davalı Faruk ve davalı banka vekilinin islaha karşı zamanaşımı savunmaları üzerinde durulup, anılan husus kararda gerekçelendirilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken, davalıların islaha karşı zamanaşımı savunmaları hakkında hiçbir inceleme ve gerekçelendirme yapılmadan karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

4. Bozma ilamının kapsam ve şekli ile kazadaki kusur oranlarının usulünce belirlenmesinden sonra inceleme yapılmasındaki zorunluluk gözetildiğinde, davalı F.S., davalı Alternatifbank A.Ş. ve davacılar vekillerinin manevi tazminata ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

  1. Değerlendirme bölümünün (1) numaralı bendinde açıklanan sebeplerle, davalı Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazları ile davalı F.S. vekili ve davalı Alternatifbank A.Ş. vekilinin yerinde görülmeyen diğer tüm temyiz itirazlarının REDDİNE,
  2. Değerlendirme bölümünün (2) ve (3) numaralı bentlerinde açıklanan sebeplerle, davalı F.S. vekilinin ve (3) numaralı bendinde açıklanan sebeplerle davalı Alternatifbank A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme hükmünün BOZULMASINA,
  3. Değerlendirme bölümünün (4) numaralı bendinde açıklanan sebeplerle, davalı F.S., davalı Alternatifbank A.Ş. ve davacılar vekillerinin manevi tazminata ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacılara ve davalı F.S., davalı Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi, davalı Alternatifbank A.Ş.’e iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

13.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir