T.C.
YARGITAY
Sekizinci Hukuk Dairesi
E: 2021/17498
K: 2023/5808
T: 02.11.2023
Özet: 3402 sayılı Kanun’un 22/2-a maddesine göre yapılan uygulama kadastrosunun usul ve kanun hükümlerine uygun olarak yapılıp yapılmadığına ilişkin davada mahkemece mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile harita ya da joedezi mühendis sıfatına sahip önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu eliyle yeniden keşif yapılması gerektiği gözetilmelidir.
(3402 s. Kadastro K. m. 22/2-a)
(6100 s. HMK m. 369, 370, 371)
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGITAY İLÂMI
Taraflar arasındaki uygulama kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) 22/2- a maddesi uyarınca 2017 yılında yapılan uygulama kadastrosu sirasinda, ili … ilçesi … Mahallesi çalışma alanında bulunan, tapuda davacılar ile K.G. adına kayıtlı bulunan eski… parsel sayılı ve 17.250,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, yeni… ada… sayılı parsel olarak ve 13.992,58 metrekare yüzölçümüyle, tapuda davalı Ö.B. ve müsterekleri adına kayıtlı bulunan eski … parsel sayılı ve 18.125,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, yeni… ada… sayılı parsel altında ve 18.153,64 metrekare yüzölçümüyle, tapuda davalı S.T. ve müşterekleri adına kayıtlı bulunan eski … parsel sayılı ve 31.750,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, yeni … ada 57 sayılı parsel altında ve 31.763,53 metrekare yüzölçümüyle,tapuda davalı P.A. ve müşterekleri adına kayıtlı bulunan eski … parsel sayılı ve 42.500,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, yeni … ada 51 sayılı parsel altında ve 46.387,83 metrekare yüzölçümüyle tespit edilmiştir.
2. Davacılar vekili dava dilekçesinde; uygulama kadastrosu sırasında müvekkillerine ait eski … parsel yeni … ada 52 parsel sayılı taşınmazının yüzölçümünün eksildiğini ileri sürerek eski hale getirilmesini istemiştir.
2. CEVAP
Davalı C.M., E.Y., M.K., G.C. 19.07.2018 tarihli duruşmada alınan ortak beyanlarında; ölçümlerde yapılan hataların kendilerinden kaynaklanmadığını, yargılama giderlerinden sorumlu tutulmak istemedik- lerini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında “dava konusu taşınmazın tesis kadastrosu ve 22/a maddesi gereğince yapılan uygulama kadastrosu paftaları ile ortofoto ve hava fotoğraflarının çakıştırılması sonucunda, sınırların birbiriyle uyumlu olduğu, dava konusu taşınmazın alanında ki azalmanın tesis kadastro zamanında yapılan tersimat hatasından, parselin sınır tiplerinin kısmen sabit sınır alınmasından ve kadastro zamanındaki teknoloji ve hatalardan kaynaklandığı; böylece 3402/22-a uygulaması ile elde edilen sınırların yenileme çalışmalarının mevzuata uygun olarak oluşturulduğu ve teknik açıdan hatasının bulunmadığı şeklinde rapor düzenlediği, her ne kadar keşifte dinlenilen mahalli bilirkişi İ.T. beyanında dava konusu taşınmazın sınırlarının 1993 yılında yapılan asfalt yolun hatta evlerin bulunduğu sonradan açılan yola kadar olduğunu belirtmiş ise de hava fotoğrafıyla bu durumun desteklenmediği böylece Bilirkişi E.S. tarafından sunulan 08/10/2018 havale tarihli bilirkişi raporunun denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli olduğu, Kadastro Müdürlüğünce yapılan sınırlandırmanın Kadastro Kanunu’nun 22/a maddesine, yönetmelik ve genelge hükümlerine uygun olduğu” gerekçesiyle davanın reddine, … ili, … ilçesi, Mah. Eski … (yeni … ada 52) parsel, Eski … (Yeni… ada 53) parsel, (132) Eski … (Yeni … ada 57) parsel, Eski … (Yeni … ada 51) parsel sayılı taşınmazların uygulama tespiti gibi tescillerine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; teknik bilirkişi raporunun hüküm kurmaya yeterli bulunmadığını, raporda 290 numaralı noktanın gerçek yerinin neresi olduğunun gösterilmediğini, mahalli bilirkişi ile davalı M.K.’nin keşifte alınan beyanlarının dikkat alınmadığını, müvekkilinin eski yüzölçümü üzerinden yıllarca vergisini ödediğini,uygulama kadastrosu ile müvekkilinin kazanılmış hakkının ortadan kaldırıldığını, eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile hüküm kurulduğunu, ileri sürerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353/(1)-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 3402 sayılı Kanun’un 22/2-a maddesine göre yapılan uygulama kadastrosunun usul ve kanun hükümlerine uygun olarak yapılıp yapılmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369/1, 370 ve 371 inci maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369/1. 370 ve 371 inci maddeleri, 3402 sayılı Kanun’un 22/2-a maddesi.
3. Değerlendirme
Dava, uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin olup, uygulama kadastrosunun amacı, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim (tersimat) ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermektir. Uygulama kadastrosuna itiraz davaları, kadastro faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yöneliktir.
Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur.
Mahkemece, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin “Hgm-Geoportal” sayfasına girilmek suretiyle taşınmazın bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı olduğu araştırılıp belirlenmek ve tarihleri açıkça yazılmak suretiyle tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğraflarının Harita Genel Müdürlüğünden getirtilmesi, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, dava konusu taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir. Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, harita ya da jeodezi mühendisi teknik bilirkişilerin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında çekişmeli taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü, zeminde mevcut ağaçların yaşı gibi hususlar ile zeminin jeolojik yapısının değerlendirilmesine ihtiyaç duyulan hallerde uzman ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişi de keşif heyetine dahil edilmelidir. Yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri fen bilirkişilerine işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilip gerektiğinde imzaları ile beyanları tevsik edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar fen bilirkişi tarafından haritasında işaretlenmeli, keşif sırasında hazır edilmeleri halinde ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişisinden, taşınmazlar arasında değişmeyen doğal ya da yapay sınırlar bulunup bulunmadığı, sınırlarda mevcut ağaçların yaşları gibi hususlarda bilgi alınmalı, fen bilirkişiden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir. Teknik bilirkişilerinden, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve “ada raporu” ile “uygulama tutanağı ve haritasını” irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere da- yalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır. Raporun denetime elverişli olması için fen bilirkişisinden, düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise dava konusu taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Fen bilirkişileri haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir. Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli; değerlendirme yapılırken uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
Mahkemece, uygulama kadastrosunun yönetmelik hükümlerine uygun şekilde yapılmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Şöyle ki; hükme esas alınan bilirkişi raporunda az yukarıda izah edilen hususları içeren çakıştırma yapılmamış, çekişmeli … ada 52 parsel sayılı taşınmaza ait uygulama tutanağının edinme sebebi kısmında 290 no.lu takeometrik noktasının, takeometride 254,70 metre belirtilmesine rağmen tersimatta sehven 154,70 metre alındığı hususu üzerinde durulmadığı, hatanın neden ve nereden kaynaklandığının açıklanmadığı, sadece 290 no.lu noktanın tersimatının hatalı yapıldığının belirtilmesi ile yetinildiği anlaşılmıştır.
Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilemez.
Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile harita ya da jeodezi mühendisi sıfatına sahip önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu eliyle yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazların tesis kadastrosu sırasında zeminde mevcut olup halen varlığını sürdüren doğal ya da yapay sabit sınırlarının bulunup bulunmadığı, çekişmeli taşınmazların tesis kadastrosundaki sınırlarının neresi olduğu, bu sınırlarda zaman içerisinde herhangi bir değişiklik olup olmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasında çelişkiler oluştuğu takdirde yüzleştirme yapılmak suretiyle bu çelişkiler giderilmeli, sınır ihtilafı olmuş ise taşınmazlar arasındaki sınırlar ve taraf gösterimleri, eldeki bilgi ve belgeler ile bilirkişi, tanık beyanları dikkate alınarak varsa hataların nereden kaynaklandığı, belirlenmeye çalışılmalı, bilirkişi ve tanıklarca gösterilen sınırlar teknik bilirkişilere harita üzerinde işaretlettirilmeli, üç kişilik uzman bilirkişi kurulundan; yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılması istenmeli, takeometrik ölçü cetvelinde belirtilen 254,70 metrenin neden 154,70 metre olarak alınması gerektiği açıklanmalı, ayrıca taşınmazların tesis kadastrosu sırasında belirlenen ve kesinleşen sınırlarını ve uygulama kadastrosu sırasında belirlenen sınırlarını bir arada ve farklı renkli kalemlerle özellikle hava fotoğrafları üzerinde gösteren, krokili, denetime elverişli, gerekçeli ve ayrıntılı rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan, davacılar vekilinin temyiz itirazları kabul edilerek hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.