Ev Kadınlığında Geçirilen Süre – Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması

T.C.
YARGITAY
Onuncu Hukuk Dairesi

E: 2022/214
K: 2022/6508
T: 27.04.2022

Özet: 3201 sayılı Yasa’nın 5. maddesi ve 06.10.2008 tarih ve 27046 sayılı Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin 12. maddesi hükümlerine göre borçlandırılan sürelerin sigortalının iradesine bırakılamayacağı, davacının yurtdışında geçen ev kadınlığı süresinden Türkiye’de geçen kısmını borçlanamayacağı, yalnızca yurt dışında geçen süreleri borçlanabileceği gözetilmelidir.

(3201 s. YÇTHK m. 5)

(27046 s. Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçl. ve Değr. İliş. Yönt. m. 12)

TÜRK MİLLETİ ADINA YARGITAY İLÂMI

Dava, 03.07.1994-01.10.1994 tarihleri arasındaki süreleri 3201 sayılı Kanuna göre borçlanabileceğinin tespiti ile aksi Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın temyizen incelenmesi davalı Kurum vekili tarafından istenmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi B.K. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

I-İSTEM:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının yurtdışında geçen borçlanmaya esas 5375 günlük kısmi borçlanmayı 3201 sayılı yasaya göre borçlanmak üzere 28.12.2017 tarihli dilekçesi ile kuruma başvurduğunu, davacının bu talebinin kabul edildiğini kurumun 22.03.2018 tarih 3842732 sayılı yazısı 5375 gün borç tahakkuk ettirdiğini, müvekkilinin tahsis talebinde bulunması üzerine, vatandaşlıktan çıktıktan sonraki süreleri fark ederek borçlanmanın 1351 günlük kısmının iptal edildiğini, bunun üzerine 23.10.2018 tarihli dilekçe ile 15.07.1993-17.08.1993, 03.07.1994-01.10.1994, 23.06.1996-02.09.1996 ve 10.07.1998-12.09.1998 tarihleri arasındaki ev hanımı, çalışılan süre ve boşta geçen süre olarak 3201 sayılı Kanuna göre borçlandırılmasının talep edildiğini, bu borçlanma taleplerini kurumun kısmen kabul etmiş olmakla 03.07.1994-01.10.1994 tarihleri arasındaki süreye ilişkin borçlanma taleplerini “anılan tarihlerde Türkiye’de olduğunuz için ev hanımlık süresi olarak borçlandırılamaz” gerekçesi ile reddettiğini, davacının 26.08.1989 tarihinden beri Almanya’da ikamet ettiğini ve 1999 yılına kadar da ev hanımı olarak yaşadığını, uyuşmazlık dönemde kesintisiz Almanya’da olduğunu ve 3201 sayılı Kanuna göre borçlanma hakkının olduğunu, Kurum işleminin hatalı olduğunu beyanla davacının 03.07.1994-01.10.1994 tarihleri arasındaki süreleri 3201 sayılı Kanuna göre borçlanabileceğinin tespitine, aksi Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.

II-CEVAP:

Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; Kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

A-İLK DERECE MAHKEME KARARI

Mahkemece “…davacının 26/08/1989 tarihinden itibaren yurt dışında ikamet ettiği, ayrıca yurt dışında çalışmadığı dönemlerde de dava konusu dönemi kapsayacak şekilde ev kadını olarak ikametine devam ettiği 11/01/2018 tarihli ikamet belgesiyle ispatlanmış olduğundan davacının Türk vatandaşı olarak dava konusu dönemde yurt dışında ev kadını olarak 26/08/1989 tarihinden itibaren kesintisiz bir şekilde geçen ev kadınlığı süresinin; Yargıtay’ın benzer uyuşmazlıklarla ilgili oluşturduğu içtihatlar da göz önüne alındığında, 3201 sayılı Yasaya göre borçlanması hakkının bulunduğu, aksine olan kurum işleminin de hukuka aykırılık nedeniyle iptali gerektiği sonucuna varılmış …” gerekçesiyle, “Davanın kabulü ile; davacının 03/07/1994-01/10/1994 tarihleri arasındaki yurt dışında ev hanımlığında geçen sigortalılık süresini 3201 sayılı Yasaya göre borçlanma hakkı olduğunun tespitine, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline,” karar verilmiştir.

B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Mahkeme hükmü yerinde görülerek istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.

IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:

Davalı vekili; Kurum işleminin yerinde olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:

Dosya kapsamı incelendiğinde, davacının en son 26.10.2018 tarihli borçlanma talep dilekçesi ile 15.07.1993-17.08.1993, 03.07.1994- 01.10.1994, 23.06.1996-02.09.1996, 19.07.1998-12.09.1998 tarihleri arasında yurtdışında çalışılan, boşta geçen ev kadınlığı süresini borçlanmak için başvuruda bulunduğu, davalı Kurum tarafından yapılan tahakkukta, 03.07.1994-01.10.1994 tarihleri arası sürenin Türkiye’de olduğundan bahisle dikkate alınmadığı anlaşılmıştır. Davanın yasal dayanağı olan 3201 sayılı Yasa’nın, 17/04/2008 tarih ve 5754 sayılı Yasa’nın 79. maddesi ile değişik “Süre tespiti ve sigortalılığın başlangıcı” başlıklı 5. maddesi ile “Yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin tespitinde, bunu belirten ve istek sahibinin ibraz edeceği ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere gün sayıları esas alınır, bu tespitte 1 yıl 360 gün, 1 ay 30 gün hesaplanır.

Sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmetleri olanların, borçlandıkları gün sayısı, prim ödeme gün sayıları ile ilgili hizmetlerine katılır. Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür. Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan istek sahiplerinin sigortalılıklarının başlangıç tarihi, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülen tarihtir.

Yurtdışı hizmet borçlanmasına ait süreler, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na göre hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa aynı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir. Yasa’nın anılan açık hükmü karşısında, 3201 sayılı Yasa kapsamında yapılan yurtdışı hizmet borçlanmalarında esas alınan yurtdışındaki sigortalılık sürelerinin, ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere belirlenmesi gerekir.

Öte yandan, borçlanma cetvelindeki süreye ait borçlanma bedelinin ihtirazi kayıt konularak ödenmiş olması da sonuca etkili olmayacaktır. Borçlanma bedeli ihtirazi kayıt konularak ödense dahi kısmi ödeme hâlinde 3201 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru gidilerek mal edilecek tarihler tespit edilecektir (Hukuk Genel Kurulu’nun 12/12/2018 gün ve 2018/21-995 Esas ve 2018/1901 Karar sayılı kararı).

06.10.2008 tarih ve 27046 sayılı Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin “Borçlandırılan Sürelerin Değerlendirilmesi ve Sigortalılığın Başlangıcı” başlıklı 12. maddesinde ise;

(1) Başvuru sahibince borçlanmak istenilen süre belirtilmişse belirtilen süre, belirtilmemiş ise ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere borçlanmak istediği gün sayısı esas alınır. Bu tespitte bir yıl 360 gün, bir ay 30 gün olarak hesaplanır.
(2) Yurtdışında hizmet borçlanmasına dair sürelerin 5510 sayılı Kanun kapsamında hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde söz konusu süreler, başvuru sahiplerinin Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir.
(3) Türkiye’de sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmetleri olanların borçlandıkları gün sayısı, prim ödeme gün sayıları veya hizmetlerine eklenir.
(4) Aylığa hak kazanmak için 5510 sayılı Kanunun 38. maddesinin üçüncü fıkrasında tanımlanan anlamda belli bir sigortalılık süresi şartının yerine getirilip getirilmediğinin tespitinde geçerli olmak üzere:
a) Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür.
b) Türkiye’de sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan başvuru sahiplerinin sigortalılıklarının başlangıç tarihi, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten, sigortalı ölmüş ise ölüm tarihinden, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülmek suretiyle tespit edilir. Birden fazla yurtdışı hizmet borçlanması yapılması durumunda da sigortalılık süresi başlangıcı, borcun en son ödendiği tarihten, borçlanılan toplam gün sayısı kadar geriye götürülerek belirlenir.
(5) Sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış ülkelerdeki hizmetlerini borçlananların, sözleşme yapılan ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak dikkate alınmaz.

Belirtilen açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, davanın yasal dayanağını oluşturan 3201 sayılı Yasa’nın 5. maddesi ve 06.10.2008 tarih ve 27046 sayılı Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin 12. maddesi hükümlerine göre borçlanılan sürelerin sigortalının iradesine bırakılamayacağı, davacının yurtdışında geçen ev kadınlığı süresinden Türkiye’de geçen kısmını borçlanamayacağı, yalnızca yurtdışında geçen süreleri borçlanabileceğinin belirgin olması karşısında, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27.04.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir