İhale İle Satılan Gayrimenkullere İlişkin Açılan Tapu İptali ve Tescil Davasında Yolsuz Tescil İddiasının İncelenmesi Gerektiği

T.C.
YARGITAY
Birinci Hukuk Dairesi

E: 2024/4215
K: 2024/5508
T: 09.10.2024

  • Basit Yargılama Usulü
  • İcra Yargılaması
  • İllilik Prensibi
  • Mülkiyet Hakkı
  • Tapu İptali ve Tescil
  • Taşınmaz Mülkiyetinin Kazanılması
  • Toplulaştırma
  • Yolsuz Tescil

Özet: Davalı Kooperatif tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe konu edilen 96 parsel sayılı taşınmazın davalı M.Ç.’ye ihale edildiğini, ihaleye esas icra takibinin hukuka aykırı yapıldığını, taşınmazın önceki maliki S.K’nin takibe konu borcunu ödediğini, yani borcu ödenmiş bir takip sonucunda taşınmazın ihale edildiğini, ayrıca takip kapsamında gönderilen tebligatların usulüne uygun yapılmadığını ve icra takip dosyasında davacının taraf olarak gösterilmediğini, takipte taraf gösterilmesinin zorunlu dava arkadaşlığına ilişkin olup kamu düzeninden olduğunu, bunun davalının kötüniyetini gösterdiğini ileri sürerek yolsuz tescilin iptali ile taşınmazın adına tesciline, olmazsa tazminata karar verilmesi istemine ilişkin davada; mahkemece davacının yolsuz tescil iddiası bakımından gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, iddia edilen işlemlerde davalı ihale alıcısının bir katkısı veya usulsüzlükten bilgisinin olup olmadığının saptanması, tarafların delillerinin eksiksiz toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmelidir.

(2004 s. İİK m. 18, 134)
(4721 s. TMK m. 705, 1023, 1024)

TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGITAY İLÂMI

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelendi, gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; davalı Kooperatif tarafından Gaziantep İcra Müdürlüğünün 2009/13733E. sayılı takip dosyası üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibe konu edilen 96 (yeni… ada 4) parsel sayılı taşınmazın davalı M.Ç.’a ihale edildiğini, ihaleye esas icra takibinin hukuka aykırı yapıldığını, taşınmazın önceki maliki S.K.’in takibe konu borcunu ödediğini, yani borcu ödenmiş bir takip sonucunda taşınmazın ihale edildiğini, ayrıca takip kapsamında gönderilen tebligatların usulüne uygun yapılmadığını ve icra takip dosyasında davacının taraf olarak gösterilmediğini, takipte taraf gösterilmesinin zorunlu dava arkadaşlığına ilişkin olup kamu düzeninden olduğunu, bunun davalının kötüniyetini gösterdiğini ileri sürerek yolsuz tescilin iptali ile taşınmazın adına tesciline, olmazsa tazminata karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Kooperatif vekili; dava dışı önceki malik S.K.’in borcuna ilişkin takip yapıldığını, takipten davacının haberdar olduğunu, tüm tebliğlerin yapıldığını, davanın hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğini, borçlu S.K.’in icra takibine esas borcunu tamamen ödemediğini, halen borçlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı M.Ç.; usulüne uygun tebliğe rağmen cevap vermemiş, yargılama sırasında ölümü ile mirasçıları davaya dahil edilmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI

Gaziantep 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.11.2017 tarih 2014/1134E., 2017/508K. sayılı kararı ile, davalı kayıt malikinin kötüniyetli olduğunun ispat edilemediği, davacının taşınmazdaki ipoteği bilerek satın aldığı, taşınmazın önceki maliki ve davalı Kooperatif arasında borç ilişkisi bulunduğu, davalı Kooperatifin herhangi bir borcunun olmadığı, ihaleye ilişkin usulsüzlük veya eksiklikler konusunun ise tamamen İcra İflas Kanunu çerçevesinde yapılması gereken ihtar ve şikayetler sonucu değerlendirileceği, ihalenin kesinleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; yolsuz tescile ilişkin iddiaların eldeki davada incelenmesi gerektiğini, icra dosyasında taraf gösterilmediğini, ipoteğin 2004 yılında verildiğini, borçlu Serkan tarafından 2008 yılında kredi çekildiğini, verilen ipoteğin bu borcun kapsamında olup olmadığının tespit edilmediğini, bunun teminatın belirliliği ilkesine aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 26.12.2022 tarih 2020/551E., 2022/1660K. sayılı kararı ile; satış ilanının davacı tarafa usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, süresi içerisinde ihalenin feshi davası açmadığından takip ve ihalenin kesinleştiği, artık icra takibinden kaynaklanan sebeplerle yolsuz tescil talebinde bulunulamayacağı, kaldı ki usulsüz olduğu iddia edilen işlemlere davalı ihale alıcısının bir katkısının ya da usulsüzlükten haberi olduğunun iddia ve ispat edilemediği gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 353/(1).b.1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; tescilin yolsuz olduğunu, icra takibinde taraf gösterilmediğini, tebliğ yapılmadığını, ihalenin feshi davası olmasa da yolsuz tescilin incelenmesi gerektiğini, Bölge Adliye Mahkemesince kararın gerekçesinin değiştirildiğini, ancak başvurunun esastan reddedildiğini, tescilin yolsuz olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 705. maddesinde “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hållerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır. “; 1022. maddesinin birinci fıkrasında ise ” Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır. ” hükmü düzenlenmiştir.

Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil nitelik taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.

TMK’nın 1023. maddesinde “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.”, 1024. maddesinin birinci fıkrasında “Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.”, 1024. maddesinin ikinci fıkrasında “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.”, 1024. maddesinin üçüncü fıkrasında “Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.

3. Değerlendirme

Dosya içeriğinden; dava konusu 96 parsel sayılı 15.472m2 miktarlı tarla nitelikli taşınmazın M.Ç. adına kayıtlı iken 20.11.1992 tarihinde eşi Fatma ile çocukları Zöhre, Hatice, Naime, Zeynep, Döndü, Cengiz, Hasan ve Zeki’ye intikal ettiği, aynı akitle yapılan taksim ile 1/3’er payın Hasan, Zeki ve Cengiz adına tescil edildiği, davacının mirasçılardan Zöhre’nin eşi olduğu, taşınmaza 19.07.2004 tarih 1301 yevmiyeli davalı Kooperatif lehine 30.000.000.000 TL bedelli FBK birinci derece %75 değişken faiz oranlı ipotek tesis edildiği, taşınmazın 23.01.2006 tarihinde tamamının 1500TL bedelle üzerindeki ipotekle birlikte davacı Yakup’a satıldığı, dava dışı S.K. ile davalı Kooperatif arasında 09.01.2008 tarihli 35.000 TL bedelle kredi sözleşmesi yapıldığı, sözleşmede H.Ç., Z.Ç, C.Ç. ve diğer kişilerin kefil olarak yer aldığı, davalı Kooperatif tarafından dava dışı borçlu S.K. ile 96 parsel malikleri Hasan, Cengiz ve Zeki aleyhine 30.000 TL bedelli 21.04.2009 tarihinde Gaziantep 6. İcra Müdürlüğünün 2009/13733 Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığı, taşınmaza, takibe ilişkin 20.04.2010 tarihinde şerh konulduğu, davacının taraf olarak gösterilmediği ve ödeme emri tebliğ edilmediği, tapu kaydının dosya arasına alınması üzerine davacının adresinin tespit edildiği ve kıymet takdiri raporunun tebliğ edildiği, satış ilanının ise davacının adreste bulunamadığı, komşusunun çarşıda olduğunu beyan ettiği belirtilerek muhtara tebliğ edildiği, ancak komşunun isimden veya imzadan imtina edip etmediği, adı veya kapı numarasının yer almadığı, taşınmazın 23.05.2011 tarihli ihale ile 67.000 TL bedelle davalı M.Ç.’a satıldığı, davacının 28.02.2013 tarihinde icra dosyasından örnek istediği, ihalenin feshi davası açılmadığının tespit edildiği, dosyanın halen kapanmadığı, geri çevirme ile dosya arasına alınan evraktan dava dışı 94 parsel sayılı taşınmazın da eşit payla Hasan, Cengiz ve Zeki adına kayıtlı iken Hasan’ın payını 10.01.2007 tarihinde davacı Yakup’a sattığı, Zeki’nin payını 21.01.2008 tarihinde davalı M.Ç.’a sattığı, Cengiz’in 3. kişiye devrettiği, onun da davalı Mustafa’nın oğlu Nedim’e temlik ettiği, 94 parselin bir kısmının ve dava konusu 96 parselin 04.12.2013 tarihli toplulaştırma işlemi ile… ada 4 parsele gittiği, davacı adına 2/201 ve davalı adına 199/201 payın tescil edildiği, 27.12.2018 tarihinde yeniden toplulaştırmaya tabi tutularak … ada 5 parselin davalı, … ada 15 parselin davacı adına tescil edildiği, taşınmazların, davacının 10.01.2024 tarihinde ve davalının 06.02.2019 tarihinde ölümü ile mirasçılarına intikal ettiği, davalı mirasçılarından bir kısmının payını diğer mirasçılara devrettiği anlaşılmaktadır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.06.2011 tarihli 2011/1- 321 Ε., 2011/382 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere, taşınmazının usulsüz takip ve buna bağlı olarak yapılan ihale ile elinden çıktığını iddia eden tarafın başvuracağı yollardan birisi ihalenin feshi şikayetini yapmaktır. Ancak bunun yanında, ihale sonucu edinilen mülkiyete dayalı tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescil davası açmasına da yasal bir engel bulunmamaktadır. Bu iki talep ve davanın nitelikleri, açılma zamanları, amaçları, hukuki dayanakları, yargılama yöntemleri ve kurulacak hükümleri ise birbirinden farklıdır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca icra yargılaması basit yargılama usulüne tabidir. Aynı Kanun’un 134. maddesinin ikinci fıkrasında ise, “ihalenin feshini, Borçlar Kanununun 226. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 281.) maddesinde yazılı sebepler de dahil olmak üzere,….. yalnız tetkik merciinden şikayet yoluyla ihale tarihinden itibaren yedi gün içinde isteyebilirler. İlgililerin ihale yapıldığı ana kadar cereyan eden muamelelerdeki yolsuzluklara en geç ihale günü ıttıla peyda ettiği kabul edilir” hükmü öngörülmüştür. Görüldüğü üzere bu hükümler, icra hukuku ile sınırlı olarak basit yargılamayı ve ihalenin hazırlanışı, ifası ve sonuçlandırılması sırasında vuku bulan ve de icra tetkik merciinden şikayet yoluyla istenebilen fesihleri tanımlamaktadır. Bu çerçevede kalan bir soruşturma ve değerlendirmenin mülkiyet hakkının illetini teşkil eden nedenin varlığına ya da yokluğuna delalet edemeyeceği kabul edilmelidir. Türk hukuk sisteminde, tapu kayıtlarının oluşumunda illilik prensibi esastır. İhalenin ayakta bulunması ya da fesih isteğinin reddedilmiş olması keyfiyeti, temelde yolsuz tescil nedenini ortadan kaldırmaz.

Somut olayda; dava dilekçesi içeriğinden ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, çekişme konusu taşınmaz kaydının davalı taraf adına oluşumunun illetten yoksun bulunduğu, bu nedenle yolsuz tescil niteliğinde olduğu iddiasına dayanıldığı anlaşılmaktadır. Bu tür davaların mülkiyet hakkına dayalı olarak her zaman açılabileceği de kuşkusuzdur.

Hal böyle olunca; davacının yolsuz tescil iddiası bakımından gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, iddia edilen işlemlerde davalı ihale alıcısının bir katkısı veya usulsüzlükten bilgisinin olup olmadığının saptanması, tarafların delillerinin eksiksiz toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yukarıdaki ilkelere uygun düşmeyen gerekçe ve noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.

Kabule göre de; dava konusu taşınmaz toplulaştırmaya tabi tutulduğundan ihaleye konu 96 parsel sayılı taşınmazın hangi parsellere ne kadar yansıtıldığının tespit edilmemesi de doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, Alınan peşin harcın istek halinde ilgiliye iadesine, Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir